ŞAİR, AĞZIYLA KUŞ TUTANDIR!

Bu dille -Türkiye Türkçesi- herkes sövebilir, dövebilir, ölüp öldürebilir. Yazarın başka mümkünü ve mülkiyeti yoktur. Dilden başka gidecek yeri de yoktur. Şiir, yoksullukta bile çoğalmaya doğru parlayan bir kalp atışıysa, herkesin karşısında dil aynı imkânlarla durmuyor demektir. Dilin imkânlarıyla şairin donanımı arasında yakın bir ilişki vardır. Dili dilin içinde düşünmek gerekir. Sözcüğün yapısal ve sessel özelliklerini düşünmek gerekir... Şiir canlılık vaat eden bir şeydir, konusu ölüm olsa bile. Şairle şiirin arasına kim girebilir ki? Hele ki şairle okur(u) arasına?.. Antoloji, yıllık, cönk, seçki vb. kitaplar hazırlayanlar okurla şairin arasına girebiliyor.

Unutulmuş şairler, gözden düşenler, görülmek istemeyenler... Bir kadının öldükten sonra doğurması ne hayret verici bir şeydir. Bizde şairlerin önemli bir kısmı böyle törenlerle anılır. Şöyle demiştim: Şairler iki saf halinde kâğıdın önünde duruyor. Bir kısmı daha iyi görmek için ışığa koşarken, diğer bir kısmı ise daha iyi parlamak görünmek için ışığa koşuyor: Ateşe koşan pervaneler ne için yaşıyor: Ateşin gücünü ışık yutarak hissetmek için mi?

Öldükten sonra doğan şairleri var bu ülkenin. Biz daha çok, yaşayanları aldık çünkü, ‘Yaşamak tehlikelidir, yaşayan ölür.’ Şiir, yaşayan olmak durumundadır. Yaşayan ve yaşatan. Nice kötü şiir, taşlara yazılmış olduğu halde, parçalanıp gitmiştir, zaman denen rüzgârın önünde. İçimizdeki zamanla dış zaman şiiri kapsama alanına almadığı sürece, bu böyle olacaktır. Zaman en büyük seçici ve eleştirmendir. Oysa şairin en büyük eleştirmeni zamandır... Şiir zamandır. Zaman ise şiir dışındaki her şey. Zaman kötü: Savaş haberleri, silaha karşı olduğu halde silah fabrikalarında çalışanlar, veresiye ip alıp kendini asanlar, bir bankaya kuyruk olanlar, haplarla vücutlarını onarmak isteyen insanlar... Yaşadığımız zamandan taşanlardır bunlar.

Şair ne yapacak, yaşadığı zamana benzememek için kullandığı araçlar elinden alınmışsa? Posta kutularından mektup yerine sadece faturalar çıkıyorsa? Şair ne yapacak, kalbiyle girdiği yerden ayaklarıyla çıkmak zorunda bırakılmışsa?

Bu kitabı oluşturmak için çok geniş bir alan tarandı. Şiirleri ayrı kaynaklardan beslenen -muhteva ve biçim olarak birbirine benzemeyen- iki insan tarafından böyle bir hazırlığa girişilmiş olması bize hayli ilginç göründü... Böylece bir olgunun olaya dönüşme aşaması, iki ayrı uçtan incelenmiş oldu.

Yeni olanaklar getirenler... Kendini kanıtlamış (yanıtlamış) bir kısmıyla görüşmediğimiz, bir kısmıyla görülmek istemediğimiz birçok şairin ‘şiirleriyle konuşmak’ daha anlamlı göründü bize. Aslolan şiirdi bizim için... Şiirlerin çoğunda çarpıcı dizeler var: Akıl almaz, yüz verilmez görüntüler, kulak verilmez sesler, kışkırtıcı sayıklamalar... Ahizeler arasına sıkışmış kafa kol muhabbetleri dışında, masaların altında birbirini parçalayan diz ilişkileri dışında, ilişkilerden yükselen seslerin -sessizliklerin- de döküleceği bir nehir olsun istedik.

Ve biz iki genç adam kendi ölçülerimizi taşırmadan tamamen özümüze dayanan bir beğeni nezaretinde bu şiirleri bir araya getirdik. Belki de gelecek birkaç yıl içinde -Dili ve şiiri vicdana çağıracak güçten ve merhametten yoksun olan- ülkemiz şiirinin ‘üleştirmenleri – bölüştürmenleri’ bilgisayarlara yükleyecekleri beğenileri eşliğinde antoloji ve yıllıkların hazırlanmasını makinenin sağduyusuna bırakacaklar... Kim bilir?..

Şair, ağzıyla kuş tutandır! Eleştirmen, bu kuşun rengine, cinsiyetine bakar. Bir kuşu eti için kesip yiyenlerin vay haline... Kuş kimin ağzındaysa o ağza göre öter. Hayatlar ve yaşama biçimleri birbirine benzedikçe, birbirinden beslendikçe, yazılan şiirler de sanki tek bir kalemden çıkıyormuş izlenimi veriyor. Hiçbir şey bırakıldığı yerde bulun(a)mıyor. Değişmek zorunda her şey: Şiir, şair, eleştirmen... Değişmek zorunda direnen ve diretilen de...

Hayat, hayatta olmayanlara muhtaç ediyorsa bizi, bu değişim olumlu bir yönde gerçekleşmiyor demektir. Sevgililerimizi kırıyoruz, dostlarımızı kırıyoruz, aynaları kırıyoruz... Şiir için değer mi?

ŞEREF BİLSEL
2002 Şiir Yıllığı, S. 5-6

ŞİİRLERİ



ARKADAŞINIZA GÖNDERMEK İÇİN:





ŞİİR PARKI