Zeynep Oral: Salâh Birsel. Benim için, o, herşeyden önce bir dil sihirbazıydı. sözcükler, nabız atışlarıydı, soluduğu havaydı. Engin kültür birikimi, tarih birikimi, sanatın farklı alanlarını kapsayan ilgi ve bilgi birikimi, sözcüklerle dilediği gibi oynamasını, sözcükleri gönlünce dönüştürmesini ve onların dilimizi zenginleştirmesini sağladı. Bu zenginlik biz ölümlü okurların mutluluğu oldu... Ama biz, bundan böyle, yalnız yazar, şair Salâh Birsel'i değil, "yaşamak, en çok yaşamaya değer" diyen ve Milliyet Sanat Dergisi'nin en keyifli emekçilerinden biri olan bir dostu, yazılarıyla dergimizi onurlandıran o utangaç insanı ve onun insan sıcaklığını özleyeceğiz."
Tahsin Yücel: "Salâh Birsel'in ölümüyle yazın dünyamız en ilginç ve en özgün ustalarından birini yitirdi. Hacivat'ın Karısı ya da Kikirikname'de görüleceği gibi, daha ilk şiirlerinde, kendine özgü ince, derin ve sevecen şakacılığıyla yazınımıza yeni bir hava getirmişti. Şiirlerinde de, düzyazılarında da bu havayı hep sürdürdü. Zamanla bu özelliğini gözlem ve eleştiri gücüyle daha da zenginleştirdi.
Deneme türüne de gene tümüyle kendine özgü, gene ince alay ve dolaylı eleştiri yüklü bir hava getirdi. Ah Beyoğlu vah Beyoğlu ya da Boğaziçi Şıngır Mıngır gibi kitaplarında bir Salâh Birsel biçemi, daha da iyisi bir Salâh Birsel dili yarattı. Bu kendi akışı uyarınca yeni sözcükler üreten devingen dilin tadı hep damağımızda kalacak. Ama 1938 öncesi Türk Dili Kurumu yönetim kurulu üyesi ve Türk Dili dergisinin yöneticisi olarak türkçeye ve Türk yazınına katkılarını da unutmayacağız."
Demir Özlü: "Çok, çok üzgünüm. Zaten bozulmuş olan dünyamızda... 35 yaşındaki Salâh Birsel'i hatırlayan birisi olarak neye inanmalı ki! Çok büyük bir şair ve düzyazı yazarıydı. Şiir üzerine düşündü. Onun yokluğuna nasıl alışabileceğimi bilmiyorum."
Orhan Duru: Yazınımız en özgün kişilerinden birini yitirdi. Artık geride bıraktığı üstün yapıtlarıyla aramızda yaşayacak. Ozanlığı, deneme yazarlığı ve günlüğü ile yazın evrenimizin başka boyutlarda biçimlenmesine katkıda bulundu. Bu katkısının bundan sonra da süreceğine inanıyorum. Tekerlemelerle dolu, ince alacı, yaşam tutkunu şiirlerinin yazınımızda her zaman özel bir yeri olacak.
Boğaziçi ve Beyoğlu kitapları, kimi yerleşim yerlerine, orada yaşayan insanlarla bakmak gerekliliğini ortaya koydu. Ayrıca bunları yaşadığı çağın yakın geçmişe dönük bir yazınsal belgeseli olarak sergiledi. Ataç'tan sonra günlük geleneğini sürdüren en önemli yazarlarımız arasında yer aldı. Ama ben en çok Salâh Birsel'in kimi zaman nerden buluyor bunları dediğim şaşırtan sözcüklerini ve deneyimlerini kıpır kıpır canlı anlatım biçimini hiç unutmayacağım.
Tomris Uyar: Salâh Birsel'in ölümünün çok büyük bir kayıp olduğunu düşünüyorum. Onun iki önemli özelliği vardı. Birincisi; diliydi yani Türkçe'yi kendi şahsi üslubu, biçemi haline getirmesiydi. Diğer özelliği de bu biçeme uygun bir şiir - anlatı denemesi gerçekleştirmesi.
Ferit Edgü: Salâh Birsel'in bizim yazınımızda bir ikincisi yoktur. Çok kendi özgü bir kişilikti. Şiirleri de, denemeleri de bir dil ve zeka şölenidir benim için. O, örnekleri her geçen gün azalan, okuyan, düşünen, diline saygı duyan, onu zenginleştiren, kendine özgü bir dünyası, üslubu ve "humour"u olan bir yazar, bir şairdi.
Metin Celal: Türk edebiyatı çok önemli bir ismini yitirdi. Kara mizah, ironi ve humorun tadı Salâh Birsel'le Türk şiirinde var oluyordu. Yerinin kolay kolay doldurulabileğini sanmıyorum. Hem şair hem denemeci ve en önemlisi iyi bir insandı. Eksikliğini hep hissedeceğiz.
MİLLİYET KİTAP
11 Mart - 18 Mart 1999

ŞİİRLERİ