SENNUR SEZER'İN ARDINDAN
Selim İleri:
Çağdaş edebiyatımızın yılmaz koruyucusu Sennur Sezer’i yitirdiğimizin haberini sevgili Burcu Aktaş’tan öğrendim. Duyumsadıklarımı, anıları, düşüncelerimi Zaman Cumartesi’ye yazdım, yarın yayımlanacak. Bununla birlikte Radikal Kitap’ta da değerli Sennur Sezer’e veda etmek istiyorum.
Son görüşmemiz bir telefon konuşmasıydı. Oktay Akbal’ın ardından yazdığı o çok etkileyici yazı için aramıştım Sennur Sezer’i. Radikal Kitap’ta Oktay Akbal’ın semtlerini, eski İstanbul’unu anıyordu.
Sennur Sezer dünün İstanbul’unu bütün incelikleriyle bilirdi. Yalnız bilmekle kalmaz, meraklısıyla paylaşırdı da. Onun şiirinde ve düzyazısında İstanbul’dan derin izler yankılanıp durur. İlk şiir kitabı Gecekondu’ya (1964) ad veren şiiri, İstanbul’un dar gelirli kesimine yazılmış çok içten, çok duyarlı bir ağıttır.
İlk kitabım Cumartesi Yalnızlığı’na (1968) ad veren öykü, “Gecekondu” şiirinden de esinlidir. Sonraki yıllarda da bu şiirin bendeki etkisi hep sürdü. Kentin yörelerinde gecekondular gördükçe, Sennur Sezer’in bize duyumsattıkları gönlümü yakar.
Şairlerin, yazarların ölümlerinde, onların kitaplarına sığınıyorum son yıllarda. Akşam Haberleri’ni (2006) açtım bu kez. Fizikötesi bir rastlantı gibi “Anımsamalar” çıktı karşıma:
“Tek çocuk olduğum günler gibiydi. Yaz tenhası cami / avlusunda o öğle saati, annemin tabutuyla... / Annem, yıkadığım bir mum bebekti. Kendine ve bana / yabancı. Yabancı son yıllarda tüm çektiklerine. Güleç ve / dingin. Ne ellerinin kınalanmasına bir şey dedi ne / Küpelerinin alınmasına.”
Bana öyle geldi ki, çağdaş edebiyatımız da bir ‘anne’ yitirdi. Elli yıla yaklaşan tanışıklığımızda, anılar içinde, yalnızca iyilikleriyle, sevgisiyle beliriyor Sennur Sezer. Yağmur başladı başlayacak, Teşvikiye Camii’nin kapısından döndüm. Hayır, avluya giremedim, içim el vermedi.
Radikal Kitap, 16.10.2015
* * * * *
‘ESERLERİYLE YAŞAYANLAR’ ARASINDA...
PEN Yönetim Kurulu:
Değerli Şair, Yazar Sennur Sezer aramızdan ayrıldı sonsuzluğa yürüdü. ‘Sennur Abla’ ağır bir işçi ve edebiyat emekçisiydi. En ilgili üyelerimizdendi. Daha kendisinden öğreneceğimiz çok şeyler vardı. O bizlerin dostu, ablası, öğretmeniydi. Aldığı, kazandığı her ödülün ona yenilerini getirmesi boşuna değildi. ‘Bu olmadı işte Sennur Abla!’ demek isterdik. Çok değerli hayat arkadaşı Yazar Adnan Özyalçıner’e, ailesine ve edebiyat dünyasına sabırlar diliyoruz.
* * * * *
GELECEĞİN DE ŞAİRİYDİ
Oyuncu-Yazar Orhan Aydın:
İnsanlığın başı sağ olsun. İşçilerin, emekçilerin, yurtseverlerin, devrimcilerin, sosyalistlerin, toplumun, dünya edebiyatının, şiirinin, sinemasının başı sağ olsun. Bir albatrosu yitirdik. Onun biriktirdikleriyle hayata kattığı zenginlikler var. Bu zenginliklerle birlikte yeniden hayatı hissetmek için, çocuklarımızın güleceği bir Türkiye için yan yana gelip mücadele etmek zorundayız. Hayatının tamamında yeni bir dünya ve ülke için çalıştı ve ürettiklerine bunu yansıttı. 40 yıllık dostum Sennur, aşk insanıydı. Hayata aşkla sarılan, insanı ve geleceği aşkla değiştirebileceğini bilirdi. Her şeye ışıl ışıl gözlerle, değiştirme tutkusuyla bakan bir arkadaşımdı. Sennur geleceğin de şairiydi.
* * * * *
KADIN ŞAİRLER ARASINDA ÖNEMLİ BİR YER ALDI
Doğan Hızlan:
Sennur Sezer çok eskiden tanıdığım, yılların dostu. Kadın şairler arasında önemli bir yer aldı. Gerçi kadın şairler ayrımını yapmak ne kadar doğrudur bilemiyorum ama Sennur Sezer Türkiye’de kadın şair olmanın, bunu sol ideolojiyle hayatına ve eserlerine uygulamanın simge isimlerinden biriydi. Sennur ile birlikteliklerine başından beri tanık olduğum Sevgili Arkadaşım Adnan Özyalçıner’e ve okurlarına da başsağlığı diliyorum.
* * * * *
DEĞERLİ BİR USTAYDI
Ülkü Tamer:
Sennur sanatsız yapamayacağını bilen değerli bir ustaydı. Yazdıkları sanırım uzun yıllar boyu hep aynı tatla okunacaktır. Sevgili Adnan’a ve bütün şiir severlere başsağlığı diliyorum.
* * * * *
BİZİM KUŞAĞIN YİĞİT KADINLARINDANDI
Eray Canberk:
Sennur bizim kuşağın şairiydi. Onun şairliği dışında kadın hareketine yandaş tavrı bizi çok etkilemiş ve şaşırtmıştı. Çünkü ’60’lı yılların başında kadın hareketi pek cılızdı. Ben Sennur’u hem şair arkadaşım olarak nitelerdim, aynı zamanda bizim kuşağın yiğit kadınlardan biriydi, derdim. Adnan abinin ellerinden öper ve baş sağlığı dilerim.
* * * * *
SOKAKTAN KOPMADI
Yazar Ahmet Tulgar:
Sennur Sezer, çok özel bir sanatçıydı. Son yıllarda edebiyat endüstrisine hakim olan konformist bir sanat tipi çıktı. Sokakla, toplumsal olaylarla bağlantılı olmayan edebiyatçı tipi çıktı ortaya. Sennur Sezer, bu klişeyi her zaman reddetti. Bu değişimler, onun hayatla, toplumla birebir ilişki kurmasını engellemedi. Kendini her zaman yeniledi. Edebi olarak çok gençti. Grev çadırlarında, protestolarda oldu. İşçilerle, gençlerle birlikteydi. O fil dişi kulelere kapalı kalarak, bir meslek loncası sistemi gibi içe kapalı edebiyat kurulamayacağını, toplumla üretileceğini gösterdi.
* * * * *
UMUDU ÖĞRETTİ
Sanatçı Feryal Öney:
Hepimizin başı sağ olsun. Bazı insanlar hep dinç ve dinamik halleriyle hep üretir ve moral verirler, onların hep o halleriyle kalmasını istersiniz. Sennur Abla da öyleydi. Birçok eylemde, basın toplantısında birlikte olduk. Bizim alanda birçok kişiyle bir araya geliyorsunuz ama bazı insanlarla başka bir muhabbetiniz oluyor. Sennur Abla’yla başka türlüydü. Yaşadığımız coğrafyaya, memlekete dair öyle güzel konuşuyordu ki. Bazen umutsuzluğa kapılan bana umut veriyordu. Kendini sürekli yenileyen bir insandı. Her döneme ve çağa dair söyleyecek şeyleri vardı ve yenilenerek söylüyordu. Kadın şair olarak, kadın müzisyen olan beni güçlendiriyordu. En güzeli dimdikti, sözünü sağlam söyleyen, ne söylediğini bilen biriydi. Tekrar hepimizin başı sağ olsun.
* * * * *
YAŞAMA GÜZEL ŞEYLER KATTI
Oyuncu Gülsen Tuncer:
Çok acı duydum. 60’lı yılların sonundan itibaren hem Adnan, hem Sennur dostlarım oldu. Güzel bir insandı. Yaşama güzel şeyler kattı. Çok önemli bir şairdi. Emekçi damarını hiçbir zaman unutmadı. En önemlisi Adnan’la olan birlikteliğiydi. Bu, üretim için, yaşam için çok önemli. Martlarda, 12 Eylüllerde iğneyle kuyu kazar gibi o yoldaşlıklarını büyük bir sevdayla sürdürdüler. Emekçi olması, emekçiden yana olması bir insanla sevdasını bu kadar uzun süre sürdürmesi yaşama damgasını vurdu.
* * * * *
YERİ DOLMAYACAK
Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin:
Sennur Sezer, şiirin ve edebiyatın yorulmaz iğnesiydi. Bizim için her zaman abla oldu. Aynı zamanda annemizdi. Yoldaşımızdı. Son anına kadar yazan, çizen, bize yol gösteren bir kadındı. Yeri çok büyük bir boşluk olacak bizim için. Yeri dolmayacak. Zaten dolmasın. Onun boşluğu bize daha ne kadar mücadele etmemiz gerektiğini hatırlatan bir uyarı olsun.
* * * * *
KÜTÜPHANECİLERİN GÖNLÜNDE AYRI BİR YERİ VAR
Türk Kütüphaneciler Derneği Başkanı Ali Fuat Kartal:
Sennur Sezer ile bir panel sonrası tanıştım. Türk Kütüphaneciler Derneği Başkanı olduğumu söyleyince büyük bir incelikle mesleğime ve bana saygısını iletti. Daha sonra sayın başkan senden çalışmalarımda kullanmak üzere bazı taleplerim olursa bana kızmasın değil mi? Dedi. Bende kendisine ne demek hocam bu bizim görevimiz. Hem size yardımcı olabilmek benim için büyük bir mutluluktur dedim. O gün başlayan dostluğumuz bu güne kadar devam etti. Bazen isteklerinde gülümseyerek, “bunlar benim için değil Adnan (Adnan Özyalçıner) için derdi.” Sennur Sezer, haklıdan mazlumdan yana olan tavrı, araştırmacı kişiliği ve içtenliğinin yanı sıra kütüphanecilik mesleğine ve uzmanlığımıza gösterdiği saygı ile her zaman gönlümde ayrı bir yeri olacaktır.
* * * * *
HER ZAMAN İŞÇİLERİN YANINDAYDI
DİSK Gıda-İş Genel Sekreteri Seyit Aslan:
Sennur Sezer, işçi sınıfının şairi ve yazarıydı. Kendisi işçi olan bir şair, yazardı. İşçi sınıfının mücadelesinin her aşamasında bizimle birlikte olmuş bir insan. Büyük bir kayıp. Sennur Sezer’in daha uzun yıllar bizimle olmasını isterdik. Her zaman grevler, direnişler, demokrasi mücadelesinde oldu. Her işçiyle konuşan, her gittiği grevde, direnişte üreten işçi, kadın bir yazardı. Sendikamızın verdiği her mücadeleye destek verdi. İşçilere moral ve coşku verirdi. Onlara işçi sınıfının mücadelesinin kazanımla biteceği mesajını verirdi.
* * * * *
MASABAŞI YAZARI OLMADI
Evrensel Basım Yayın Genel Yayın Yönetmeni Cavit Naci Tarhan:
Türk edebiyatının başı sağ olsun. Hayatın içinde yazdı, hiçbir zaman hayatın dışından yazmadı. İşçilerin, emekçilerin evinde konakladı. İşçi direnişlerinde, grev çadırlarında konakladı. Onların hayatını izleyerek, gözleyerek yazdı. Masabaşı yazarı olmadı, en önemli özelliği buydu. Sosyalist olması, emektar olması ve en önemlisi bilgi birikimiyle herkese örnek oldu. Bilgi birikimi nedeniyle ona Madam Larousse lakabını takmışlardı. Birçok yerde böyle anıldı. Hoş bir lakaptı onun için.
Evrensel, 07 Ekim 2015

ŞİİRLERİ