AYNI YÜREK LEKESİ
Babam gelirdi ve akşam olurdu.
Bahçedeki akasya ağacı
gün boyu biriktirdiği kuşları
Birer hayal topu olarak uzatırdı yatağımıza.
Siyah-beyaz bir fotoğraf gibi gelirdi babam.
Kamyonlar hep geceleri, hep uzaklara giderdi.
Ben o zamanlar bütün babaları susar sanırdım.
Yalnızca gaz lambasıyla konuşan
bir diş gıcırtısıydı babam.
Kapılar titreyerek açılır, titreyerek kapanırdı.
Tanrıyı ve uzun konuşanları sevmezdi hiç.
Babamdan yapılmış bir korkuydu dünya.
Ben o zamanlar yalnızlığı gece sanırdım.
Ne kadar susarsa o kadar terlerdi.
Boncuk boncuk döktüğü ter,
hep uzağından geçen kadınların
İçinde göveren gözleri miydi?
Babam en çok kışa yakışırdı.
Bütün oyunlarımız
başkalarının evlerine bir güzellemeydi.
Annem babamın günahları için
bir namaz yumağı hâlâ.
Ey penceresi dışarıya açık, içeriye kapalı evler...
Babam neden yalnızca içince güzeldi.
Şimdi beş ayrı evde aynı yürek lekesi
Süt kokularına yayılıp duruyor.
Babam on altı yıldır
ölüme saçmalığını anlatıyor...
1999
Şükrü Erbaş ( 1953 - )
Derin Kesik, S. 35
Şiiri şairin sesinden dinlemek için tıklayınız.
|