SAİT MADEN

Şık derviş... Sanırım bu iki sözcük Sait Maden'i anlatmaya çalışırken işimize yarayabilir. Çünkü grafik çalışmalarında en büyük özeni kendi giyiminde gösteren bir sanatçı karşısındayız.

Her gün sadece bir tek noktası oynayan bir geometri içinde giyinir. Sıkışmaz geometride. Mondrian'ın büyülü karelerini kullanır. Sokakta, Kadıköy vapurunda, Cağaloğlu yokuşunda görenler, hele ilk kez görenler, onu bir İspanyol asilzadesine de benzetebilirler. Şık dedim demin: bu sözcükte "modaya uygun" anlamı da var; o anlamı çıkaralım. ”Özgünlük” anlamına da özel bir yer ayıralım. Giyimi de, giyim kuşam değil, güzel giyim olarak görelim.

Şemsiyesini baston olarak kullanır.

Bastonunu da, herhalde evinin kapısmın arkasında, bir tehlike olasılığına karşı, silah olarak

Delikli harf icat oldu mertlik bozuldu. Bu cümlenin hesabını birkaç satır sonra vereceğiz.

Sait Maden için edebiyat ansiklopedilerinde, yazar sözlüklerinde kısaca şu bilgiler verilir: 1931'de Çorum'da doğmuş; Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirmiş; gazetelerde ressam olarak çalışmış; 1960' lı yıllarda "kitap kapağı düzenlemesi tekniğine yenilik getirmiş"; şiirleri ve şiir çevirileriyle dikkati çekmiş; Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü'nü (1976) almış.

Şimdi gelelim delikli harfe. Sait Maden’in başta gelen uğraşısı bugün de şiirdir. Yaptığı şiir çevirileri de, çeviriden çok, şiir tutkusunun, kendi şiirini de aşan dev uzantısıdır. Bu alanlardaki yeteneğini kanıtlamıştır. (Fransızcayı Baudelaire'in kitabından öğrendi; 0 kitabı binlerce kez okuyarak...) Gülhane Parkı'nda 1950'li yılların sonlarında, isteyen herkesin portresini otuz saniyede çizmiştir; tabii, ücretini alarak. Kendisinin pek kabul etmediği bir ressamlığı; ülkemizde son yıllarda reklamcılık kesiminin yarattığı devinimle büyük gelişme gösteren grafik sanatı alanında yerini yine de koruyabilen bir gücü vardır; tiyatro dekorları, sinema ve sergi afişleri de yapmış; yeni çıkacak yayın organlarına maketler hazırlamıştır.

Bütün bunlar.

Ama bence, bütün bunlara karşılık Sait Maden'in asıl yeteneği başka alanda.

Bunu ancak şöyle anlatabilirim: Yeni yazı çıkmasaydı, ülkemizde en büyük hattat o olurdu. Eşsiz bir kaligrafi ustasıdır Sait Maden. Oradan getirdiği zanaat (zanaatın sağlamlığı yani) çok değerlidir.

Bizans harfini, bir sıkıntıya düşürmeden, Arap alfabesinin içinden geçirip yeni yazıda kullanılabilecek tek kişi; bilmem, belki bu alanda bir iki yetenek daha vardır. Sait Maden, Latin harflerine de bir Anadolu uygarlıkları tadı aşılama serüvenine girdi. Tam anlamıyla bilincinde miydi bunun? Yoksa bir rastlantı mı söz konusuydu? Ne olursa olsun, böyle bir izdüşüm var. En azından, Sait Maden el yazısında herkesten büyüktü. Nerede o yazı?

Delikli harfin (letraset) yaygın kullanımı, el yazısını öldürünce, Sait Maden’de ekonomik bir cayma duygusu mu oluştu? İkinci büyük yeteneği şiire abanmaya başlaması bunun bir sonucu mu?

İşin bir de düşünsel yanı var. Bugün baktığımızda Sait Maden edebiyat ve düşünce alanında ayrık kişilerden biri. Birlikte yetiştiği kuşak onu belirlemez, o da kendi kuşağını tam anlamıyla anlatıyor değildir. Yine de 1950 kuşağına ya da ondan hemen önceki ara kuşağa bakarken, ona da göz atmak gerektir. Sait Maden, bir önceki, hatta iki önceki kuşaktan da etkiler almış biri. Kendinde, sözgelimi bir İsmet Zeki Eyüboğlu'nun bir Adnan Benk'le çelişkisini ve Adnan Benk'in bunu bir çelişki olarak kabul etmeyişini yaşar. Kuşağını şiirinde ve çizgisinde belli etmez. Ama tuhaf bir biçimde, şiir çevirileri (belki de dil girişiminden ötürü) kuşağın özlemleriyle buluşur.

Sadece ayrık değil, aynı zamanda yalnız bir adam. Oyle görünüyor. Titizliği bir yalnızlık sanatına dönüştürmüş. Ya da yalnızlık onu titizliğe götürüyor.

Hakkını aramaz. Onun için derviş. Bir de eski ermişlerin deneylerini çok sevdiği için derviş.

Geleneğin olduğu yerde kalmadığını, ama modern hayatın da geleneği tam ortadan kaldıramayacağını kanıtlayan bir tip.

İnsan çeşitliliğinin çarpıcı örneği. Beğenisi düşüncesini aşıyor.

Gizli tutar kendini.

Diller arası bir adam. Masalarda beyitler yazar.

28 Şubat 1988

CEMAL SÜREYA
99 Yüz, İzdüşümler - Söz Senaryosu, S. 186 - 188

ŞİİRLERİ



ARKADAŞINIZA GÖNDERMEK İÇİN:





ŞİİR PARKI