Diyarbekir: 20.8.1933
Ziyacığım,
Farkında olmadan, merakını tam zamanında teskin etmiş olduğuma cidden sevindim... Mamafih ben yazmış olmayıp da senden bir ihtar mektubu almış olmayı isterdim! Neyse, kısmet değilmiş, doğrusunu istersen ben sabırsızlandım ve senin yazmanı bekliyemedim.
Benden, avlulu, havuzlu, bahçeli bir şiir istemen hoşuma gitmedi Ziyacığım. Ben, senden, apartmanlı, tramvaylı, otobüslü bir şiir istesem, hoşuna gider mi? Hele "Diyarbekir kokulu" tâbirin hakiki bir şairin ağzından çıkacak lâf değil. Diyarbekir kokulu, Kayseri kokulu, Trabzon kokulu şiir olur mu Ziyacığım? Hani bazı mecmualarda şiir kitapları tenkid edilirken şöyle denir: Il chante son pays natal (1). O gibi yazılara şiir demiyeceğini biliyorum ve hele benim gibi onlardan tiksindiğini de biliyorum..
Burada da bana soruyorlar: "Cahit bey, Diyarbekir hakkında bir şey yazmadınız mı?" Cevap vermek istemiyorum, verecek olsam, suallerinin saçmalığını yüzlerine vurmak lâzım... Senin bunu, şaka diye, kaleminin ucuna gelmiş olduğu için yazdığına eminim. Diyarbekir'i benim şiirlerimle tanımak hevesinden vazgeç Ziyacığım. Ben, senden "Gitmek" şiirini istemiştim, hiç bahis bile etmiyorsun... "Kuyuya Düşen Çocuk" şiirim "Güneşe Aşık Çocuk" serisinden olacaktı. Onun için ona o ismi vermiştim ve zannedersem, isim fena değildi. Mamafih, değiştirdiğine kızdım veya alındım zannetme... Yalnız başına "Kuyu' da iyi... Mamafih, ben o şiiri yazarken sen hatırıma gelmemiş değildin... Öyle, hiç meydana çıkmaman, kendi kendine çalışman, sahiden bir kuyuya düşmüşsün vehmini veriyordu bana... Neyse... Al sana küçük bir şiir:
GECELER
Akşamleyin güneş ardından geceler
Görününce en son bu yolun ucunda,
Aksimdir sanırım, başı avucunda,
Düşünceye daimış bir insan geceler.
C. S.
Ve zannedersem, bundan sonra yazacaklarım da bu cinsten olacak... Şiirde teferrüatı filân sevmediğimi bilirsin. Kabil olduğu kadar condenser etmeli (2).„ Nazariye yüüteceğimiz zaman henüz gelmemiştir... Desene, Burhan Ümit'ten ümidi kesmeli... Mamafih beis yok. Hem zaten bu nüsha üç ay gecikti... Yalnız ben sana karşı mahçup bir vaziyete düştüm. Affedeciğini ümidediyorum.
Ahmet Kutsi'nin şiirini beğenmedim... "Yarasa", "Nerde-sin?", "İhtiyar Aslan" şairinden bu gibi şiirler beklenemez. Buna mukabil, geçen nüshadaki Ahmet Hamdi'nin şiiri fena değildi. "Başım, sükûtu öğüten - Uçsuz, bucaksız değirmen". Güzel değil mi?... İstiyorum ki, her şiirde bütün bir hayat tecelli etsin. Hissolunsun ki, şair onu yazarken, göğsünden bir şeyler koparmış ve o şiirin içerisine koymuş... İşte senin şiirlerinde bu vardır Ziyacığım. Yalnız, daima söylediğim gibi, bazen teferrüata kaçıyorsun ve bazen de sone'yi doldurmak için lüzumsuz ve tekerrür kabilinden mısralar yazıyorsun... Zaten hep aynı şekil tarzında ısrar etmene de itiraz ettiğimi hatırlarsın.
O Şevket Hıfzı'yı beğeniyorum doğrusu.. Şimdi yazdıklarında fevkaladelik yoktur, fakat ilerde olacaktır zannediyorum. Ahmet Muhip de, malûm şeyleri güzel kalıplara dökmesini bilen mahir bir çocuk... Mamafih, birinci niishadaki şiirinde çok güzel mısralar vardı. Sabri Esat'ın "Köyümde öğle" sini beğenmedim.
Ziyacığım, şiirlerini dudaklarımdan düşürmediğim birkaç sayılı şairden birisi de sen olduğunu biliyor musun?
Biz o kadar o kadar ağladık ki beraber...
Ben hiçbir şey duymadan ben yalnız seviyorum...
Ben, ben ölmüşlerimi kaldırmak istiyorum,
En derin kuyuların içine haykırarak...
ilh... Ziyacığım.
Ben, haftaya, pazar günü hareket ediyorum. Bir veya iki eylülde görüşebileceğiz zannediyorum. Ahbaplara gene selâmlar ve hürmetler... Senin de gözlerini öperim Ziyacığım.
Cahit Sıtkı
Sana, o "Sönen Lâmbalar" isimli şiirimi de yazıyorum:
Beklenmiyen akşam, umulmaz bir cenk;
Bırakıp gökleri isler içinde,
Işıklar saçmanın son sevincinde
Sönerken lambalar birbirine denk.
Mermerden kaçınan hisler içinde,
Artık nihayete ererken ahenk,
Kalmaz birbirine benzemiyen renk;
Şekiller kaybolur sisler içinde.
O sönen lâmbalar, birer ikişer,
Meçhul gecelerin yalnızlığında,
Boşluğun koynuna üst üste düşer;
Ve olur onlann hayali, artık,
Yanan lâmbaların aydınlığında,
Donuk akislerle titriyen ışık.
C. B.
(1) Memleketini terennüm ediyor
(2) Teksif etmek
Ziya'ya Mektuplar, S. 44-47

ŞİİRLERİ