Çanakkale Türküsü, genellikle Çanakkale yöresiyle özdeşleşse de, aslında Kastamonu yöresine aittir. Bu türkünün hikâyesi, Osmanlı Bahriyesi'ne önemli hizmetler vermiş Süleyman Nutki ve ailesiyle bağlantılıdır. Süleyman Nutki'nin beş oğlundan biri olan Seyfullah Nutki, askeri doktor olup, Çanakkale Savaşı öncesinde yazdığı mektupla bu türkünün önemini gözler önüne sermiştir.
Seyfullah Nutki, 29 Eylül 1914 tarihli mektubunda, Çanakkale Sultanisi'nde (Lisesi) öğrenciyken yaşadıklarını annesine şöyle aktarır:
"Sevgili Anneciğim,
Canımıza tak diyen iki yıllık gurbet hayatından artık kurtuluyoruz. Mektebimizi hastane yapacaklarmış, bizi de İstanbul'daki mekteplere dağıtacaklarmış. Hocalarımızın çoğu askerlik hizmetine gidiyor, büyük sınıflar da gönüllü yazılacakmış. Türkçe hocamız bize veda ederken, 'Zamanı gelince cephede yapılacak vatan hizmetinin mektepte yapılan hizmetten kutsi olduğunu' söyledi. Birkaç günden beri Çanakkale sokaklarından askerler geçiyor. 'Çanakkale içinde Aynalıçarşı, Anne ben gidiyorum düşmana karşı' şarkısını söylüyorlar. At üstünde zabitler, top arabaları, mekkare ve deve kervanları sokağımızı doldurdu. Harp olacakmış. İngiliz ve Fransız harp filoları boğazın dışında dolaşıyormuş. Buraları bombardıman edeceklermiş. Bu bombardımanı görmek isterdim ama yakında Çanakkale'den ayrılacağız. Beybabamın, sizin ellerinizi öper kardeşlerime selam ederim."
Oğlu Seyfullah
Bu satırların sahibi Seyfullah Nutki, askeri tabip olarak albay rütbesine kadar yükselmiştir. Mektupta da görüldüğü gibi, savaş başlamadan önce bu türküden bahsedilmekteydi. Ancak savaş sonrası bazı dizelerin ("Çanakkale'den çıktım başım selamet. Anafarta'ya varmadan koptu kıyamet" gibi) eklendiği düşünülmektedir.
Türkünün Anlamı ve Çanakkale Ruhunu Yansıtması
"Ana ben gidiyorum düşmana karşı" deyişi, henüz çocukluktan gençliğe adım atan, cepheden cepheye sürülen gençlerin feryadıdır. Onların kimisi nişanlı, kimisi evlidir. Bu gidişten analar babalar umudu kesmiş, evlatlarını sağken toprağa koymuşlardır, çünkü ağır yaralı veya bakımı imkânsız Mehmetçiklerin acı çekmemesi için mecazi anlamda gömülmelerini ifade eder. Ciğerleri kan kusa kusa çürüyen vatan evlatlarının çaresizliğini anlatır.
Çanakkale Türküsü, sadece Kastamonu veya Çanakkale'ye değil, doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm Anadolu'nun, son bin yılın türküsüdür. Milli mutabakatın ve Anadolu insanının kaderinin bir yansımasıdır. Vatanına dönemeyenlerin, anasına, babasına, yavuklusuna kavuşamayanların hikâyelerini barındırır. Bu türküyü dinlerken, bir mendil alıp gözyaşlarınızla o kahramanları anmak, dualarla onlara şükranlarınızı sunmak gerekir. Sonra da toprağımıza, vatanımıza, hürriyetimize sıkıca sarılmak...
Çanakkale kahramanlarına, başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz.
Notlar:
Türküde geçen Aynalı Çarşı, Çanakkale merkezinde 1889'da Yahudi ailelerden Halyo'lar tarafından yaptırılmıştır. Çarşıda sanılanın aksine ev aynaları değil, atlara takılan at gözlükleri satılırmış.
Çanakkale Türküsü'nün kaynak kişisi İhsan Ozanoğlu, derleyeni ve notaya alanı ise Muzaffer Sarısözen'dir.
Türkünün bilinen en eski kaydı, 1923'te Amerika'da Marika Papagika adlı bir Rum göçmen şarkıcı tarafından Türkçe olarak seslendirilmiştir.
ÇANAKKALE İÇİNDE AYNALI ÇARŞI
Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı
Of gençliğim eyvah
Çanakkale üstünü duman bürüdü
On üçüncü fırka harbe yürüdü
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir dolu testi
Analar babalar umudu kesti
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı kimimiz evli
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde toplar kuruldu
Vay bizim uşaklar orda vuruldu
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençliğim eyvah
Çanakkale köprüsü dardır geçilmez
Al kan olmuş suları bir tas içilmez
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde sıra söğütler
Altında yatıyor aslan yiğitler
Of gençliğim eyvah
Çanakkale'den çıktım yan basa basa
Ciğerlerim çürüdü kan kusa kusa
Of gençliğim eyvah
Çanakkale'den çıktım başım selamet
Anafarta'ya varmadan koptu kıyamet
Of gençliğim eyvah
