SÖYLENİR
Söylenir ve yarım kalır
bütün aşklar yeryüzünde,
bir kaktüs bol sudan nasıl,
nasıl çürürse, öyle.
En sevdiğim temmuzdu aylardan,
hazirana benzediği için biraz,
biraz da kendiliğinden,
belki de müşteriye iyi davranan
efendi bir bakkal kimliğinde.
Nasıl mutlu oldum iki yaz,
nasıl mutlu oldum kardeşler.
salkımsöğüt bir, ben iki,
bir üçüncü var mıydı bilmiyorum.
üçüncü vardı elbet,
bir yaban ördeğinin sevincini taşıran,
bir sonbahar gibi köpüren,
temmuza benzese de,
öyle oldum ki anlatamam.
sıcak yaz
solgun bir coğrafya gibi belleğimde
şapkalar, çiçekler, eski elbiseler
geçmişi olan eski elbiseler
denizden çıkan bir ışık
unutulmuş bakımsız arka bahçeler,
öyle oldum ki anlatamam.
her mevsimde sonbaharı taşlayan
bir çocuk nasıl olursa, öyle
belki de bitip tükenmeyen
bir fetih döneminde
atlar nasıl kişnerse
yani durgun bir suyun
erguvandan aldığı renkle
gidip geldim caddelerde
Fatih nerdeydi, Samatya nerde
nerden gidilirdi Üsküdar’a,
düşünüp durdum günlerce
Anlatamam ormanların ettiğini
nasıl dayandım o mutluluğa
tükenmez bir ışık olan mutluluğa,
deniz ve ışık olan
karmakarışık bir mutluluğa
nasıl..
Şimdi bir şarap gibiyim
coğrafyasız
eskimeye bırakılmış fıçısında.
Turgut Uyar
(1927 - 1985)
Büyük Saat, S. 528-529
|