SES

- Fâzıl'a -

Günlerce ne gördüm, ne de bir kimseye sordum, "Yârab! Hele kalp ağrılarım durdu!" diyordum. His var mı bu âlemde nekâhet gibi tatlı? Gönlüm bu sevincin helecânıyle kanatlı Bir taze bahâr âlemi seyretti felekte, Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te; Akşam... Lekesiz, sâf, iyi bir yüz gibi akşam... Tâ karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç cam, Sâkin koyu, şen cepheli kasrıyle Küçüksu, Ardında vatan semtinin ormanları kuytu; Bir neş'eli hengâmede çepçevre yamaçlar Hep aynı tehassüsle meyillenmiş ağaçlar; Dalgın duyuyor rüzgârın âhengini dal dal, Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal; Bir lâhzada bir pancur açılmış gibi yazdan Bir bestenin engin sesi yükseldi Boğaz'dan. Coşmuş gene bir aşkın uzak hâtırasıyle, Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyle, Dağ dağ o güzel ses bütün etrâfı gezindi; Görmüş ve geçirmiş denizin kalbine sindi. Âni bir üzüntüyle bu rü'yâdan uyandım Tekrâr o alev gömleği giymiş gibi yandım. Her yerden o, hem aynı bakış, aynı emelde, Bir kanlı gül ağzında ve mey kâsesi elde; Her yerden o, hem aynı güzellikle göründü. Sandım bu biten gün beni râmettiği gündü.

Yahya Kemal Beyatlı ( 1884 - 1958 )

Kendi Gök Kubbemiz, S. 125-126


Bu şiiri sesli izlemek için tıklayınız.




ŞİİR PARKI