RUBÂİLER Ahbâbını ister iyi ister kötü seç
İdbâra düşersen seçilirler er geç
Birçokları küsmüş gibi bîgâneleşir
Onlar sana küsmeden sen onlardan geç
Bir merhaleden güneşle deryâ görünür
Bir merhaleden her iki dünyâ görünür
Son merhale bir fasl-ı hazandır ki sürer
Geçmiş gelecek cümlesi rü'yâ görünür
Bilmem nedir enfüsî nedir âfâkî
Kimdir fânî cihanda kimdir bâkî
Dünyayı saran boşluğu hissetmiyelim
Peymâneyi boş bırakma doldur sâkî
Bilmem kime yâhud neye uyduk gittik
Gâhî meye gâhî ney'e uyduk gittik
Erbâb-ı zekâ riyâyı mezhep bildi
Bizler dil-i dîvâne'ye uyduk gittik
Yokmuş o hayâl ettiğimiz âleme yol
Artık ne açıl ey gül-i ümmîd ne sol
Ey rûy-i zemin bu ye'simizden sonra
İster vîrân ol ister âbâdân ol
Yârab ne müsâvâtı ne hürriyeti ver
Hattâ ne o yoldan gelecek şöhreti ver
Hep neşve veren aşkı terennüm dilerim
Yârab bana bir ses yaratan kudreti ver
Âhir ne bu cûşiş ne bu eyyâm kalır
Hâtırda ne cânan ne serencâm kalır
Son faslımızın şâm-ı garîbânında
Gül devrini hatırlatacak câm kalır
Dünyâda ne ikbâl ne servet dileriz
Hatta ne de ukbâda saâdet dileriz
Aşkın gül açan bülbül öten vaktinde
Yâranla tarab yâr ile vuslat dileriz
Eyyâm geçer şânı da sürmez şeb olur
Aşk ehli hıredmend ise Cem-mezheb olur
Derk etmemek isterse günün geçtiğini
Hem câm ile hem yâr ile leb-ber-leb olur
Bomboş sonu yok dâire her yer merkez
Hallâk ne cânibdedir insan bilemez
İdrâkini yorma zevke dal gülşende
Gülrenk lebinden öpülür duhter-i rez
Bir zümre odur Hâlık-ı Mutlak dediler
Bir benzeri yoktur bu muhakkak dediler
Bir kerre görenlerse o Rabb-ı Ezel'i
Dilmesti-i rü'yetle enelhak dediler
İksîri içenler ezelî sâgar'den
Mestî-i melâmetle geçerler ser'den
Bir kerre enelhak diyen erbâb-ı dil'e
Hallâak-ı avâlim görünür her yerden
Çepçevre bahâr içinde bir yer gördük
Ferhâd ile Şîrîn'i berâber gördük
Baktık geceden fecre kadar ellerde
Yıldızlara yükselen kadehler gördük
Bir âlem açan zaferlerin en genişi
İstanbul fethi Tanrının kutlu işi
Gün doğmadan evvel o güzel sâatte
On bin yiğidin Büyük Gedik'den girişi
Hayyam ki her bahsi açar sâgarden
Bahsetmedi cennette akan Kevser'den
Gül sevdi şerâb içti gülüp eğlendi
Zevk aldı tırâşîde rubâîlerden
Hayyam'a muzaf olan rubâîlerde
Bir hayli külâahlar karışmış görünür
Kaailleri gâhî cücedir gâhî dev
Cinlerle ilâhlar karışmış görünür
Hayyâm'ı alıp tercüme et derlerse
Öğrenmek içün tâlib isen bir derse
Derdim ki rubâîsini nazmetmelisin
Hayyâm onu türkîde nasıl söylerse
Farkında değildik göğe ermiş serimiz
Şimdengerü gülzâr- ı suhan'dir yerimiz
Gitmiş haber-î neşvesi Hayyâm'a kadar
Haz vermiş ahibbâ'ya rubâîlerimiz.
Yahya Kemal Beyatlı
( 1884 - 1958 )
Rubâîler ve Hayyam Rubâîlerini Türkçe Söyleyiş, S. 8-44