Musahipzade Celal Bey
(1868 - 1959)


TÜRK TİYATROSU VE MUSAHİPZADE CELAL BEY

BÜTÜN milletlerin, kendi harslarını, düşünüş ve yaşayış tarzlarını anlatan piyeslerden müteşekkil bir tiyatro edebiyaları vardır.

Bu yerli eserleri diğerlerinden ayıran en bariz fark adapteye pek az veya hiç müsait olmamaları keyfiyetidir.

Bir millete ait moeurs piyesleri diğer memleketlerde ancak tercüme edilerek oynanabilir ve hiç bir zaman kendi memleketinde kazandığı muvaffakiyeti kazanamaz. Çünkü yabancı milletler bu yabancı eseri mutlak surette yadırgarlar.

Yerli temaşa edebiyatının çok bir kîymeti vardır. Bu nevi’den eserler zamanlarının ve ya geçmiş zamanların «moeurs» lerini anlatan bir tarih kitabı gibidir, ve edebi kıymetlerinden başka içtimai bir kıymetleri de vardır.

Adedi bir kaçı geçmeyen tiyatro müelliflerimiz arasında tam mânasiyle yerli eserler vermiş olarak yalnız Musahip Zade Celal beyi tanıyoruz. Taş parçası ve Hançerle Reşat Nuriyi de yerli temaşa müellifi olarak sayabilirsek bu sıfate şüphesiz ki Celal bey daha layıktır.

Musahip Zade operetlerini istisna edersek sahnemize şimdiye kadar dört eser hediye etti. Sırasiyle Fermanlı Deli Hazretleri, Aynaroz Kadısı, Kafes Arkasında ve Bir Kavuk Devrildi.

Bu dört eseri umumî bir isim altında toplamak istersek Proust un eseri gibi «Geçmiş Zamanın peşinde» deyebiliriz. Filhakika Celal bey bütün piyeslerini tarihe karışmış zamanlarda geçirmektedir. Onun tarzı tam mânasiyle tarihi eser tarzı değildir. Çünkü eşhasını tarihin meşhur simalarından, ve mevzularını da tarihi vakalardan almamaktadır. Musahip Zade bütün iytina ve meharetini geçmiş zamanların milli hayatından sahneler göstermeye hasr etmektedir.

Eski lisanı ve lehçeleri çok iyi bilen eski âdet ve ananeleri tetkik etmiş olan Celal beyin piyesleri «moeurs»* tarihi için canlı tablolar vücude getirmektedir.

Müellif eski hayatı anlatmaya ve eski hususiyetleri canlandırmaya o derece iytina etmektedir ki bâzan bu hususa eserin vahdetini bile feda etmekten çekinmemektedir.

Celal bey tam mânasiyle realist bir sanatkârdır. Eserlerinde his ve hayal mübalağaları bulamazsınız. Yalnız piyeslerinin denebilir ki yegâne kusuru vahdet noksanlığıdır. Haddi zatında çok enteresan ve evokatif olan teferruatın mebzuliyeti bu piyeslere bir nevi elastikiyet vermektedir. Vücudu çok elastiki olan bâzı cambazların hünerleri insana onların belkemiği olmadığı hissini verir. Celal beyin piyeslerinde bel kemiği mevcuttur fakat dediğim gibi fazla elastikiyeti olmadığı hissini veriyor.

"Fermanlı Deli Hazretleri"nde Celal bey bize eski devirlerde batıl iytikatların ve üfürükçülüğün oynadığı büyük rolü göstermişti. Aynaroz Kadısında din bazirgânlığı yapan papaslarla hocaların hakîkî ve riyakâr çehrelerini görmüştük. Kafes arkasında-yla taaddüdü zevcatın fena neticelerini ve haps edilmek istenen kadınların nasıl bir aksülamelle fenalığa teşvik edildiğini anlatmıştı ve nihayet bu sene seyr ettiğimiz "Bir Kavuk Devrildi" de de vükelanın cehalet ve yanlış düşünceleriyle burjuva ve esnaf tabakasının asil ruhunu kıyas etmek fırsatını elde ettik.

Musahip Zadenin tekniği kuvvetli ve buluşları çok yerindedir. Moeurs eserlerini Moliere gibi bir istihza süzgecinden geçirerek komedi şekline sokmayı tercih etmektedir.

Celal beyin sahnemize diğer bir hizmeti de aktörlerimizin hakîkî kîymetlerini bize göstermeleri için onlara fırsat vermesidir.

Filhakika onun piyeslerinde küçük Kemal, Behzat, Hâzım ve Vasfi Rızanın ne kadar kîymetli birer artist olduğunu anlayoruz. Bu da gösteriyor ki aktörlerimiz kuvvetlidir, fakat kabiliyetlerini göstermek için kendilerine yabancı olmayan, kendi tanıdıkları tipleri ihtiva eden eserlere muhtaçtırlar.

Celal beyin tipleri Moliereinkiler kadar canlı ve ebedi değilselerde bize göre çok iyi çizilmiş ve muvaffak bir surette karikatürize edilmiş sayılabilirler.

Daima yokluktan şikâyet ederken mevcut olanları da görmemek için gözlerimizi yummayalım. Musahipzade Türk tiyatro edebiyatının klasiği addedilebilecek kadar kuvvetli ve yaşayacak bir muharrirdir.

*moeurs: Fr. Töre, bir toplumda kabul gören alışkanlıklar, adetler, davranışlar

YAŞAR NABİ NAYIR
Muhit Dergisi, S. 20-21 - Taha Toros Arşivi



ARKADAŞINIZA GÖNDERMEK İÇİN:





ŞİİR PARKI