EY TÜRK UYAN!
Ey kardaşlar uyanın,
Şu Türklük'e can verin;
Hep arılar kovan'ın;
Turan-ili Türkler'in!
- Türk Yurdu'na -
Ey milletim! Sen bundan tamam beşbin yıl evvel
Altaylar'da yaşarken
Tanrı’n sana dedi ki, “Ey Türk ırkı, bu yerden
"Güneşlere süzülen kartal gibi uç, yüksel!
Senin her bir kuvveti râm edici ellerin
Bütün mağrur başlara yıldırımlar saçacak;
Sana Çin’in, İran’ın, Hind’in, Mısr’ın, her yerin
Er isteyen tahtları kollarını açacak!"
Sen bu sesin önünde rüzgâr gibi dolaştın;
Sert yelesi dikilen arslan gibi savaştın.
İlk filleri tanıyan
Yaşlı Alpler, Kafkaslar..
Tûfanlarla çağlayan
Eski Niller, Araslar
Senin gibi bir yiğit ve bir ulu milleti
İnsan-oğlu doğduğu gündenberi görmedi.
Sen her yerde fütûhat türküleri çağırdın;
Kara Hanlar, Oğuzlar,
Attilalar, Cengizler, Timurlenkler, Yavuzlar
Senin geniş göğsünü kabarttıran ecdâdın.
Sen tuğunu diktiğin üç dünyânın üstünde
Beyaz, siyah ırkların dillerinde anıldın;
Şark’ın, Garb’ın yüzlerce putlarının önünde
Kılıç ile kalkanın bir Tanrı’sı tanındın.
Tahtlar yıktın; lâkin sen mihrâblara kol gerdin;
Taclar aldın; lâkin sen milletlere hak verdin.
Sen de kanlı meydanda
Bir yakıcı ateştin;
Lâkin başka zamanda
Isıtıcı güneştin;
Toprağında ne zâlim engizisyon pençesi,
Ne de kanlı, mâtemli Saint-Barthelemy gecesi!..
Senin ru’yan yalnız mülk fetheylemek değildi;
Sana ilmin, hikmetin..
Sana aklın, mantıkın.. Sana şi'rin, san'atın
Bütün mağrur surları, takları da eğildi.
Senin herbir kervanın İsfahan’dan, Pekin’den
İncilerden değerli metâ'ları taşırdı;
Korkunç Gobi-çölü’nden, İskender’in seddinden
Fikri, dini, her şeyi senin gücün aşırdı.
Sen dünyâya inkılâb tohumları serpendin;
Terâkkinin çiftçisi, hasatçısı hep sendin.
Senin büyük Fârâbî’n,
İbn Sînâ’n, Mevlânâ’n,
Zemahşerî’n, Buhârî’n,
Daha birçok ulemân
Taassuba, vahşete, cehle yumruk urdular;
Muhammed’in yurdunda medeniyet kurdular.
Sen idin ki Şark’ta bir Türk dünyâsı yarattın;
Onu altun kubbeler
Gök-çinili mihrablar, işlemeli türbeler,
Medreseler, çeşmeler, köprülerle donattın.
Senin yalnız Orhun’un, Semerkand’m, Turfan’ın
Nasıl büyük bir millet olduğunu anlatır;
Bu illerin her taşı, her dıvarı Turan’ın
Yaşadığı şerefli asırları parlatır.
Gösterir ki medenî olmadığın yalandır;
Sana yalnız, “Demir el” denilmesi bühtandır.
Pençen gibi kafan da
İlinkinden üstündür;
Aşkın kadar zekân da
Medeniyet içindir.
Sen doğmamış olsaydın, dünyâ geri kalırdı;
Gök-kubbenin altında her yeri yas alırdı.
(.....)
Mehmet Emin Yurdakul (1869 -1944 )
Mehmed Emin Yurdakul'un
Eserleri 1, Şiirler, S. 129 - 131
|