KORKU VE YAKARIŞ

Yüklenip geliyor gökyüzü evimizden yeryüzümüze Dilimize onur veren kelime Güzel ticaret ettik Çölü okuyabiliyoruz deveyi çözebiliyoruz / Delicesine yalnızlıktan yana reyi Eller berrak ve dolu Arındı soyu kurudu kinlerin sanki Vuruyordu son bahtsız atılışında Köpeklere yaslanarak bir avluda Ve ayaklarının altında Her kiminse doğranmış saç örgüleri / Ve şimdi adam ey çocuk Eline bir dudak inziva al göster onlara Belgele sevişebildiğini aklın Kuşların o hızlı oluş adına Çalılardan uçurduğu baharla Uzaktan kur düşleri ve başla binmeye Gemiler gibi gelen günlere Ve özenle seçilen söylenen kulaklara Yeni yeni hecelediğin tattığın / İyice düşün ilk kez kim duyuyordu ayetleri / Hatta o ısılı ve tamam edilmiş kelimeler yardımıyla Nerdesin ne suçun var anlarsın Gibi dostettiğin paha gerçek paha Bilinir ki yolluyor yiyeceklerini senin katına Sen çil çektirilen Verdikçe alan kelime Susuzluktan kalma bir sarhoş ağzın Salt ona adımların Yalpa yok elatışında boyuna sürdüğün o Ve hadi artık. Konuş Nasıl buldun yolunu Ki akıyor her gece ruhun bütün gücü Bir fırdönüyü saklıyor eşyalar Sen ıssız tekbaşına ve mağrur Batıyorken yatağında Nasıl da ateş sıcak içova nabzı Zamanlar indirir kaldırır limanları Sanki bir kuş ağzı bir kadın ağzı Su başlarında sel yollarında hayatın Kuğu kanatları beyaz soluk alışları / Derken rahimlere kapandın Dirilik harflerle çalkalandı Boşaldı boş çanaklarına kavganın / Kaynak yeniden yumulu parmaklarını açıyor Biziz şimdi görünen artık salındayız aşkın Yüz yüze koyulduğumuz sır vakti: Olgun ve hazır Yine uyandım Sabah Yine büyük İsmimle ancak Aynı sarnıçta düş ve gerçek Alıp veren sakınan etim Soluduğum bakış Can levham duvarlarım senin Bana giysi verdin Öyle biliyorum giyinmeyi Beni doyurdun Böyle biliyorum doymayı Ve sayıyorum kimse yok Öyle böyle bir doğa Yalnız beni götürüyor kıyamete Görüyorum ki farkediyor Gülümserken korkuyorum Elime açılıyor yüzün Duyuyorum buzlar gibi Sensin bana Sanki kendimden bana içimden tüten Sensin doğduğum sabahları Işıklarına uzandığım başları Dünyaya bırakan Sensin güden Kanımın düşüncesini Sen ince şavk toplam zaman saf hayat Tek diri Sensin yüzen geceye Yeryüzü Sen ayrılmadın hiç Evimizden Uyudum yine Gece Yine geniş.

Cahit Zarifoğlu
( 1940 - 1987 )





ŞİİR PARKI