HAYATA MERHABA
 Annem lohusa yatağında, ben anneannemin kucağında..
1 Temmuz 1949 tarihinde İstanbul, Kadıköy'de, Halitağa Caddesi üzerinde üç katlı ahşap bir evde, anneannemle dedemin evinde, dünyaya gelmişim. Daha sonra bu ev de, Kadıköy'deki benzeri ahşap evler gibi, önündeki leylak ve incir ağaçları kesilerek Karadenizli bir müteahhitin (Süleyman kalfanın) yaptığı betonarme ilave ile bir apartmana dönüştürülmüş ve ben doğduğum evin apartman olmadan önceki halini ne yazık ki hatırlamıyorum.
Doğumumu ebe İsmet Hanım yaptırmış. Akça pakça, 4.5 kg ağırlığında gürbüz bir bebek olmam ve gülücüklerim bir yıl içinde aileye gelen "ikinci kız bebek" şokunu kolayca atlatmalarını sağlamış olacak ki beni büyük bir sevgi ile bağırlarına basmışlar. Üstüste gelen iki bebeğine layıkıyla bakamamaktan çekinen annem, anne sütüyle beslenmem sona erdiğinde, beni anneannemlerde bırakarak benden bir yaş büyük olan ablam Artemis'le birlikte evimize dönmüş. Babam o sıralarda hakim olarak Beypazarı'nda görevli olduğu için evimiz de Beypazarı'ndaymış.
 Bir yaş hatırası
Ben bir yıl kadar anneannem, dedem ve o sıralarda henüz bekar bir üniversite talebesi olan dayımla birlikte İstanbul' da yaşamışım. O günlere ilişkin bana anlatılanlardan aklımda kalan en önemli olay bir gece ağır bir havale geçirerek onları çok telaşlandırdığım ve üzdüğümdür. Dayım hala o zaman üzüntüsündan bir hafta doğru dürüst yemek bile yiyemediğini anlatır. Oysa ben çok iştahlı bir çocukmuşum, onları yemek konusunda hiç üzmemişim. Hatta zaman zaman fazla yemek yemenin bana dokunacağından endişe bile duyarlarmış.
 O günlerden
O yaz adli tatil başlayıp ta annemler İstanbul'a yaz tatiline geldiklerinde annemi çok yadırgadığımı ve ondan "Arte anne" yani Artemis'in annesi diye bahsettiğimi anlatırdı anneannem. Bu duruma üzülmüş ve artık benim hasretime de dayanamamış olacaklar ki dönüşlerinde beni de beraberlerinde Beypazarı'na götürmüşler.
 Ablamla birlikte
O sıralarda bekar olan halam Adana Lisesi'nde öğretmenmiş ve yazları tatil için babaannemle birlikte Beypazarı'na, bizim yanımıza, geliyorlarmış. O yaz da geldiklerinde, babaannem annemin iki küçük torununa yeterince bakamadığına kanaat getirmiş olacak ki Adana'ya dönerken ablamı da beraberlerinde götürmüşler.
 Annemle gezmeye gidiyoruz
Ablam Adana'ya gittikten sonra, yaz tatilleri dışında, tek çocuk olarak büyümüşüm. O günlere ait fotoğraflarıma baktığımda, sarılmış kıvır kıvır saçlarım, cicili bicili elbise ve tuvaletlerimden, kürk etollerimden annemin bana büyük bir özen gösterdiğini tahmin ediyorum.
 Bir salon düğününden
Tek çocuk olmanın saltanatı ve tabi bu arada yalnızlığı da 5 yaşıma kadar yani küçük kardeşim Tomris doğana kadar sürmüş. Ben kardeşim Tomris'in doğumunu hatırlıyorum onun için bundan sonraki sahifelerde, bana anlatılanları değil de hafızamda kalanları yazmaya çalışacağım...



|
| |